Ben kendimi bildim bileli hayvan gibi okurum.Yani öyle sonradan başlanılmış bişi diil benim için,sırf kitap okicam diye okumayı en erken ben çözdüm zaten hiç unutmam ilkokul öretmenim ki kendisini hiiiiiiiç sevmem hiçbirimizle ilgilenmediği için daha işin en başında ben söktüm okuyorum dediğim için beni yalancılıkla suçlamıştı.Konuyla bi alakası yok aklıma gelmişken giydireyim dedim hehehe.İşte o günden itibaren elimden kitap düşmez.Heralde göt kadar şehirde ilkokulda kütüphaneye üye olmuş tek çocuk bendim,ben gidince uzaylı görmüş gibi bakarlardı suratıma çünkü bildiğin kimse gitmezdi ne istersen al derlerdi bana da hahahah.Sonra sıkıldım ordan çünkü bende kitap benim olmalı sendromu vardır bütün harçlıkları gömmeye başladım kitaba.Sonra beni hiç unutmam yerel tvye çıkarmışlardı konuş yavrum örnek ol arkadaşlarına diye ahahaha benim hayatım komple rezillik yaa cidden :)Hızımı alamadım olmuşken tam olsun diye gittim kültür edebiyat okudum bi de.Ara beni Ankara'da Olgunlarda bulursun zaten onu da alıcam bunu da bunu da die kendini kaybetmiş şekilde :)


Genelde çok okuyan insanlar yazar da.Ben niyeyse o kısma bulaşamadım ama istemediğimden ya da ilgi duymadığımdan değil bi şekilde yapmadım yani çıkarmadım öle bişeyi su yüzüne.Gerçekten edebi bişiler sıksam yazabilir miyim yazamaz mıyım denemedim.Ya da anlatıcak hikayem mi yoktu nedir? Herhalde duygusal yönüm çok fazla köreldiği için de olabilir bilmiyorum.Aslında çocukluktan beri hep dilimde olan bişiydi benim bigün ben kitap yazıcam fikri.Dedemin annesi hayattaydı o zamanlar bana hep Selanikteki hayatını ,nasıl kaçtıkları,babasının dağa çıkıp çetecilerle nası savaştığını falan anlatırdı.Bizim Selanik'te altınlar kaldı,çok var gitsek ben bulurum nolur gidelim de bulalım diye diye öldü garibim zaten.Ulan hep aklıma düşer ha şimdi belki de zengindik,yunan hükümeti yemiştir lan bizim paraları hep kesin,şerrefsizler:DNeyse dağıtmayalım işte bunları dinler dinler ben bigün bunları yazıp kitap yapıcam derdim,ne yazık ki hiç yeltenmedim.Ama hep kafamda var bigün su yüzüne çıkıcak bence hissediyorum sadece zamanı gelmedi daha.Bi Elif Şafak olabilirim ben bence.Hatta kendisiyle elimizde şarabımız böle bohem fransızımsı bi cafede oturup edebi sohbetler yapabiliriz.Oha lan sen kim Elif Şafak kim deme hayalimin içine sıçma beni de sinir etme okur.Yoksa ben de farkındayım benden postmodern romanlar çıkmicanı,kuvvetle muhtemel,confessions of a spinster veyahut how to drive guys away gibi bişi çıkar muhahahha ama yazicam yani hayalim bu alla alla :D.İyi hoş de ne anlattın şimdi bütün bunları dersen.Konuyu mime bağlicam.Evet bi arabı lafı bundan ettim.İnan olsun direk konuya girmeyip niye bu kadar uzattığımı ben de bilmiyorum:).Bak yazarlık denemesi yapmam için fırsatı missipippi bana verdi.Dolanan bi hikaye var efenim bi yere kadar anlatıp diğer insana paslıyosun o devam ediyo.Missy demiş ki bi de toparlasa toparlada gazelle toplar bunu diye.Bindi mi anam üstüme bi yük,wallahi gerildim yani edebiyatçılığıma mı güvendi bilmiyorum ama bakalım saçma olursa dalga geçmeyin ha:D Şimdi öncelikle hikayeyi vericem burda


Mantıklı deli şöle başlamış hikayeyi anlatmaya:

"iki kişilik bedende tek kişiydiler.. ya da bir ruh bölünmüştü iki bedene diye tanımlanabilir belki de.. soğuk bir kış günü kimsenin isim koymaya bile cesaret edemediği bir ülkede buluştular.. ülke o gün soğuktu ama yarını kimse bilemezdi.. kar yağıyordu.. herşeyin üstünü zarifçe örten, bütün kirleri kapatan, ancak o "benden bu kadar" deyip de aradan çekildiği zaman güneşin tadına varılabilen kar... aynı ruhu paylaşmaları mıydı onları ortak eden onu bile bilmiyorlardı... bilmek de gereksizdi bu ülkede.. dengeydi asıl olan.. melekler kadar şeytanlar da vardı elbet.. görebilirdiniz üstelik, kana susamış kırmızı gözlerini, simsiyah tırnaklarını, bazen ne kadar canavarlaşabildiklerini ya da parlayan kanatlarını.."

manukyan devam eder:

İsmi olmayan bu soğuk ülkede geçmişi tümüyle silip yeni bi hayata başlıyabilirlerdi.. Hem kötüyle kötülükler arkada kalmıştı.. Melekler şehri diye adlandırdıkları bu küçük kasaba da kimse de tanıyamazdı onları.. Mutlu olabilirdi kadınla adam.. İliklerini donduran burnun direğini sızlatan soğuk bile vız geliyordu, duydukları, soğuk değildi.. Bedenlerini kavuran yüreklerinin ateşiydi.. Michael elini tuttuğu sevgilisinin gözlerinin içine baktı.. Elene'in korkusu yüzünden okunuyodu.. Kolay atlatılabilecek şeyler değildi yaşadıkları ama kaçmışardı işte kurtulmuşlardı, onları bulmaları imkansızdı.. Elene onun yanında kendını güvende hissetmeliydi bu nedenle tuttuğu eli daha bi sıktı Elene anlamışçasına güldü...

sabun köpüğü şöle devam eder:

Daha sonra kalacak bir yer bulmaları gerektiğini düşündüler ama bir otele gidebilecek kadar bile paraları yoktu dımdızlak kalmışlardı bu soğukta sokak ortasında beş parasız...Sonra Michael Elene ye dönüp ( ula ne zor isimler seçmişin manukyan bee ayşe fatma falan yokmuydu yavrum ya yazarken bile zor ) canım elenem bak görüyormusun aşk meşk karın doyurmuyor paran yoksa böyle istediğin kadar elimide sık neremi sıkarsan sık kalıyoruz böyle sokak ortasında diyerek gözlerinin içine baktı soguktan burnundan akan sümük bile donmuştu :))Acınası bir halde soguk sokakları yavaş yavaş adımlarken birden ilerde geceyi geçirebilecekleri bedava ve çok sıcak bir samanlık buldular ve o anda Michael ın kafasında şimşekler çaktı ulannnn bu samanlıktada ne fantaziler yapılırdı :)))


ve tey.. m pardon missipipi:

Maykılın zihni bu düşüncelerle boğuşurken bedeni şehvetle titredi (oha cümleye gel) Elene ise maykılın bu düşüncelerinden habersiz koca götüyle samanlıkta bi oraya bi buraya koşuşturup yicek bişeyler aramaktaydı. Zaten başlarına ne geldiyse elenenin o doymak bilmeyen midesi yüzünden gelmemişmiydi. "Oh elene, keşke yeşil diyar kırallığının tüm küçükbaş hayvanlarını bi oturmaya midene indirmeseydin ozaman hala krallıktaki sıcak evimizde olur kral için çalışmaya devam ederdik" diye düşündü. Elene gerçektende koca götlüydü ama maykıl iri hatunlardan hoşlanırdı, bi an için zihni eleneye öfkeyle dolsada onun o kadınsı ve devasa hatlarını görünce yumuşadı, bi sigara yaktı ve fentezi kurmaya devam etti..


Maykıl'ın Elene'ye öfkesi yersiz değildi.Ne de olsa o göt değil miydi onu yurdundan yuvasından eden?Maykıl da Elene de evlilerdi tanıştıklarında.Maykıl sarayda görevliydi iyi bi işi vardı,iyi bi aileden geliyordu keza karısı da öyle.Elene ise saray mutfağına bulaşıkçı olarak girmişti.Cahildi köylüydü.Üstelik güzel de değildi,çoğu zaman kesif ter kokusu çoban kocasıyla birlikte kaldıkları ahırın hayvan kokusuna karışırdı,ama Maykıl'ın o koca göt fetişi yokmuydu.İşte Elena'yı bahçede eğilmiş ot toplarken gördüğünde artık dönüşü yoktu,o göt onun olmalıydı. kendi karısınınki her gece bi tahtaya sarılmaktan farksızdı.Bi tenhada kıstırdı Eleneyi.Önceleri Elene karşı koysa da yükselme hırsı kanına girdi.Aptal kocamdan bişey olacağı yok,hayvan boku içinde çürüyüp gidicem onla,halbuki Sör Maykılın metresi olmayı başarabilirsem bu işten karlı çıkarım diye düşündü,zaten kocası da iktidarsızdı :PSarayda el ayak çekildikten sonra Elene ve Maykılın şehvet saatleri başlıyodu.Yakalanıp saraydan sürülmeleri gene Elene'nin boşboğazlığı yüzündendi.Zillinin birden vicdan yapıp,saray kilisesinin pederine günah çıkartası tuttu.Herkes bilirdi ki peder topraklardaki en dedikoducu adamdı.Kimse gidip ona günah çıkartmazdı,yedi düvel duyardı bunu.Elene malı ise gidip herşeyi bir bir ötünce pedere,sarayda skandal çanları çalmaya başladı.Kral'ın kendisi sanki bi harem hatunu düdüklemiyomuş gibi böyle bi ahlaksızlığa müsade edemem tez boyunları giyotine vurula diye emir verdiği esnada,Micheal ve Elene açıkgöz davranıp hemen kendilerini düşman krallığa atmışlardı bile.Size casusluk yaparız diyerek kralın koruması altına girdiler ama Elene açgözlüydü,o göt nası o hale geldi sanıyosunuz ülkeye kıran getirdi Elene,çünkü bu ülke daha bolluk içindeydi.Kendi cılız koyunlarının aksine burda besili koyunları görünce gözü döndü,hepsini yedi.Kral da bi bok bilgi getirmiyosunuz anca yiyip içip yatıyonuz babamın hayrına mı besliom lan sizi diye bunları ülkenin en ücra en soğuk en dandirik yerine sürgüne yolladı.Micheal'ın bu düşünceleri yerini fantezilere bıraktı o sırada Elene'nin ritmik göt sallantılarında...Tekrar bıldır bıldır selülitlere gömüldüğü,attığı şaplaklarla iki koca but parçasınının üzerinde taze bahar gülleri gibi kıpkırmızı izler bıraktığı(lan ne hale getirdiniz beni bee kendimden tiksindim böle fantezi mi olur hahaha)emeline ulaşmak için kendini yağ tepeleriyle güreşmek zorunda kalan bi Herkül gibi güçlü hissettiği o şehvet,o terden bi denize gömüldükleri sevişmeleri geldi aklına.Ok gibi gerilmiş tam Elene'yi samanların içine atmak için fırlamak üzereydi ki.Sen beni dinlemiyor musun,söylediklerim bu kulağından girip öbür kulağından çıkıyor mu gene diye cıs cıs cırlayan Elene'nin sesi Maykıl'ı kendine getirdi...

Ay hızımı alamadım ayol hahaha.Burdan itibaren istiyorum ki bu kadar hatundan sonra bi de erkek eli değsin hikayeye hem çok da güzel yazıyo(kıskanç smiley) forsaken alsın bunu.Ayrıca potansiyel de varmış bende haaa,hissediyorum evet:D

10 yorum:

Onur dedi ki...

Efennim pek şımardım valla :) ben bile yazdığımdan sonrasını merak eder oldum, bence kitap haline getirilip basılmalı bu Tıwaylayğt ötesi bir oluşum resmen :P

babegazelle dedi ki...

çok fena bi oluşum çoook nere gitcek acep bu nereee hahahhha

Deli ama mantıklı tarafından.. dedi ki...

ahahahah sağolun arkadaşlar ellerinize sağlık eğlenceli oldu bu iş sevgilimin evinde bile hadi uyu ben hikayeyei okuyacam halinde geziniyorum ortalarda :)))malum blogu görmemesi lazım hihihihih

gazelle süper olmuş forsi okuyacam şimdik senide :)

babegazelle dedi ki...

hehehe bakalım nerelere gidicek:d

Missipipi dedi ki...

Tekrar bıldır bıldır selülitlere gömüldüğü,attığı şaplaklarla iki koca but parçasınının üzerinde taze bahar gülleri gibi kıpkırmızı izler bıraktığı...
ahahaha bu nası bi benzetmedir yahu yarıldım yaa
eline saalık böbeem şahane olmuş :D

babegazelle dedi ki...

fantağzik edebiyat yapayım dedim elimdeki malzemeden anca böle bişi çıktı muhahahah

Adsız dedi ki...

hayatım, gazellem, güzel arkadaşım, yapma etme nolur, sen bu edebiyat dünyasına girme gözünü seviyim, bak blog yazılarını hep desteklerim bilirsin, çok başarılı olduğunu hep söylerim, hatta al blog ahalisini arkana referansın kralı olarak, git bi ulusal gazetenin köşe yazarlığını kap fln da derim, ama yok canım yaaa, sen elif şafakla oturup bohem muhabbetler yapma hayallerini bırak bi kenara, gel ben senle istediğin her türlü fantağzik edebiyat muhabbeti yaparım, ehehiehie :) yok canım benimm, bak dost acı söyler, benzetmeler, betimlemeler güzel fln ama, senin bu erken yaşta gelen okur yazarlık hayal gücünü feci derecede geliştirmiş, öyleki, o hayal gücünde dolaşırken nereye gidiceğini şaşırıyosun galiba :):) çok eğlenceli olmuş, orası ayrı, gerçi seninkinden bi önceki paragrafa da, seninkinden başka daha nası bişi yazılırdı bilmem ama, yok yok, daha edebi bişi beklerdim senden, neyse cağnımın içi aman gene ağzımın payını vermeden ben susayım, sen anladın onu, ben senin kötülüğünü istermiyim şekerim, aman işte bu yorumu ciddiye almasanda olur bende eğlence olsun diye yazdım zaten, hadi öpüldün.. :)

babegazelle dedi ki...

laf da dokundururmuş peh peh peh:)sanane lan rüya benim diil mi napim alla alal dediğin gibi paragrafın devamını yazmak durumundaydım kassam benden sanatsal şeler çıkar bi kere gaza getirmeyin ispatlarım walla billa ispatlarım elif şafak kankam olucak o zaman seni tanımicam nihahahahhahaah :D

tubik dedi ki...

Koptum :)))

babegazelle dedi ki...

hehe sonu gelmedi sanırım forsakenın pasladığı arkadaş yazmadı daha merakla beklioruz:)