Başlamadan önce not:Gayet spoiler içeren bi Issız adam yazısıdır.İzlememiştim de ben içine ettin die bikbiklemeyin mesuliyet kabul etmiyorum:)
Blog alemi olsun,köşe yazarları olsun herkesler aslında kafi derecede yazdı çizdi Issız Adam hakkında.Benim pek niyetim yoktu bu konuda yazmaya ama az önce öyle bi kafası düşüncelerle dolu ,öyle bi ulan şunu yazmazsam bunu dökmessem çatlarım patlarım kudururum halet-i ruhiyesinde çıktım ki filmden,aha kendimi şu postu yazarken buldum.
Filmi sinema senaryo vs açılarından değerlendirmicem.Türk sineması için güzel adımlardan biridir.Ben daha çok karakterler üstüne konuşmak istiyorum.Ada'dan Alper'den ilişkilerden.Alper,bi kere adam bana göre daha çok bi 'anti-hero' örneği.Şehir hayatının yalnızlaştırdığı,belki garipleştirdiği klasik bir esas oğlan değil yani.Filmden çıktığımda en çok Alper üstüne düşündüm.Kısaca Alper'i özetlemek gerekirse:Kendi işini kurmuş hali vakti yerinde ama filmin adı gibi ıssız,mutluluğu günübirlik hazlarda yabancıların tenlerinde arayan,gerçek olanı arkasına saklandığı gerekçelerle savuşturan bi adam.İzlerken kızıyosunuz Alper'e mutluluğu buldun elinin tersiyle itiyosun mal herif gibilerinden.Ama sona gelince pişman,hatasını anlamış tabir-i caizse yaptığı yanlışın altında ezilmiş bi adamla karşılaşıyosunuz.(çağan ırmak sonunda bilinçli olarak alpere sempati uyandırmayı amaçladı mı feci merak ettiğim bi soru)
İşte seyircinin Alper'e bakışı bu noktada ikiye ayrılıyor diye düşündüm.Alper'e herşeye rağmen acıyanlar sempati duyanlar ve zerre kadar üzülmeyenler.Ben ikinci gruptayım.Neden??Bi kere izlerken hem Ada'da hem Alper'de kendimden parçalar buldum.Ada da biliyordu adamda bi terslik olduğunu bağlılık insanı olmadığını en baştan anlayıp adamın yüzüne vurmuştu bunu.Tahliller konusunda bi hayli başarılıydı,ama herşeye rağmen kalbine yenik düşen bi kadındı o da.Hikayenin kendi yazdığı şekliyle gerçekleşmesini bekledi, olmadı.Klasik replik yüzüne çarptı:"Ben seni haketmiyorum,şimdi kızıyorsun ama bigün bana teşekkür ediceksin."Ben bu kadar bile şanslı değildim,klasik ya da yaratıcı,yalan ya da gerçek hiçbi neden lütfedilip önüme sürülmedi.Bundan sebeptir Ada'da kendimi bulmam beklenen bişey.Peki Alper'de niye kendimi buldum?Çok basit ıssızlığı o ıssızlığı sevişini anladım.Bazı insan alışık değildir bağlılığa,ya da bunu kolay elde etmez,herkesi oraya koyamaz.Postlarca aşk kadını değilim galiba diye bas bas bağırdım ya.Şu film başka çözümlemeler sundu bana.Yalnızlığa bakış açısı da bir noktadan sonra farklılaşıyo galiba.Bağlılığı,aşkı zor yakalayanlar bu evreyi sancılı ve bissürü acabalarla geçirenler var,aslında bunları mayasında hiç barındırmayıp,yine de deneyen hem kendini hem çevresini yıkan insanlar var.Ben birincilerdenim,Alper ikincilerden.İnsan sarrafı değilim,çok olmuştur yanıldığım.Ama şu durumda diyebilirim ki bu ikinciler var yaaa işte bunlar Alper'in de filmde dediği gibi 'kanlarında bi mikrop taşırlar,kimseyi hayatlarına dahil etmez,kimseye de dahil olamazlar'.Şeye benzetirim bu cinslerin olaylarını avcı bi hayvanın en ilkel içgüdüsüne,avla,doy,dön arkanı git.Bu "avcı"lar yeteneklerini de bu doğrultuda geliştirirler.Alper'i izledikçe daha çok anladım.Avına göre şerbet verme,basite başka karmaşığa başka davranma.Romantik plaklar dinleyen,dinledikçe başka yerlere giden derin derin bakan bi adam,hatun ol da gel kapılma.Anlamazsın sadece bi av taktiği olduğunu(çoğusunda o kadar içgüdüseldir ki adamın kendisi bile anlamaz),ya da anladığında çoktan ölümcül yarayı almışsındır.Şu bağlamda bağlılık problemi çekmek,çapkın olmak başkaa,acıtmaktan zevk almak başka.Neden dedi ya Ada biliyordun olmicanı,benle yapamicanı niye boş yere peşimden koştun kandırdın üzdün beni.Allahım ne düşündüm ne sordum aynını ben de.Cevap şu sanırım:Acıtmayı seviyorsan,masum olanı saf olanı incitmek daha zevkli.Bunun geride az da olsa bıraktığı vicdan azabı daha bi mazoşist.
Sonunda acınası durumda olan görünüşte Alper.Ada kendine yeni aile yeni hayat kurmuş.Alper hala yalnız ve pişman.Bence sadece çok zevk aldığı ıssızlığına bi tutam aşk acısı ekleyip etkiyi derinleştiren aynı kafadaki adam.Ada'ya pişman olduğunda ulaşabilseydi,tekrar başlasalardı sonuç yine aynı olmicak mıydı?Yüzde yüz eminim bu hikaye gerçek olup böyle seyretseydi Alper Ada'yı ikinci kez terkedicekti.Bundan hiç merhamet etmedim Alper'e.Aynı adamdan ben sevdim çünkü.Asıl Ada'ya üzüldüm,onu acıtmayan mutlu hayatında bile ona en derin darbeyi vuran Alper'e sarılmayı hayal ettiği,hala bunu hissetmeyi tercih edecek kadar derin bağlı olduğu için...
Anlamazdın anlamazdın kadere de inanmazdın
Hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın?
Hobarey!
1 yıl önce
12 yorum:
baktım ki anlatıosun bıraktım okumayı beybi:P
daa bende gitcem filme:D
izle öle konuşalım ;)
Süper ötesiydi valla bence herkes yazmalı izlemeli bittim filme birde Mutluluk kesin izle canım kesin diyorum bak ona göre :)
gitmene sevindim :P ve beğenmenede..
dediğine uydum, ilk paragrafını okudum sonra bıraktım. heyecanı kaçmasın izlerken :)
İnsanı acıtan bir film. Kalplerde acı beyinlerde çözümsüzlük hissi bırakıyor..
ya ben merak ediyorum bu filmi.evde alıp izlemelik ama galıba bıraz
O kadar çok şey duydum ki filmle ilgili, hafiften clostrofobik olduğum için sinemeya gitmemeyi tercih ediyorum ama bu film için gideceğim valla.
cok güzeldi
Bu arada İsabelle'nin yazısına yorum yazmışsın ya bana cvp yazdım bakıver :)
Arkadaslar bu çağın ırmağın gercek hayatıdır babam ve oğlumda cocuklunu burda ise 30 lu yaslarını masaya yatırmıs.Issız Adam Caın Irmak tır.Çılgın Kalabalıktan Uzakta Issız bir adam Adam.
prenses:döndüm daha bi sağlıklı okudum senin yazıyı da sonradan:9
craft:izledim mutluluğu da cnm
brc:şöyle ki bence,çağan ırmak genelde her kareyi fotoğraf karesi gibi çekio ya,görüntüleri çok hoş kullanıyo,ondan bu etkiyi izlemeyi seviosan sinema derim ben
izlemeyenler,tavsiye ediyorum
dbetys:vay be ilginç dimek öle
Yorum Gönder